Hakların sadece kural koyucularca, yasa yapanlarca belirlenebileceği anlayışının hakim olması, doğal hakların dünyamızdan silinmesi sonucunu doğurmuştur. Haklar, bu bağlamda vatandaşlara sadece siyasal toplumlarca verilir ve gerekirse geri alınır. Hakların temeli sözleşmelerdir. Toplumun genel olarak onay vereceği sözleşmelerle haklar belirlenir. Bu şekilde toplumların haklar üzerindeki hakimiyeti esas kılınırken, her toplumun belli bir tarihsel, kültürel ortamda benimsediği anlayışın aynı ölçüde doğru olduğu ve eşit olarak kabul edilmesi gerektiği sonucu da, bunun doğal bir yansıması olarak doğmuştur. Buna bazıları tolerans ya da çoğulculuk olarak bakmış,
bu değeri siyasal en üst değer olarak kabul etmiş ve taçlandırmıştır. Hakların tarihsel süreç içinde dönemsel koşullar altında belirlenmesi ya da toplumdan topluma ve yerel ölçekte değişen değerler olması algısı çoğulculuk kültürü içinde serpilmiştir. Dönemsel ve yerel koşullara bağlı olarak değişmeyen ve değişmeyecek “evrensel haklar”ın her zaman var olduğu ve siyasal toplumun bu haklar esasında kurulması iddiası, bu bağlamda tartışılır hale gelmiştir.
Doğal Haklar ve Çoğulculuk
Leave a reply