Düzen kavramına geçmeden önce bütün ve parça ilişkisine bakmak gerekir. Bütün parçaların basit bir toplamı mıdır? Parçanın bütünden ayrı bir anlamı var mıdır? Strauss, “Parçanın anlamı bütünün içinde anlaşılır” derken, aynı zamanda bütünün sadece parçaların toplamı olmadığını, parçaların biraraya geliş şekli, dizilişi ya da düzenlenişinin de bütünün anlamını ifade ettiğini de önemle vurgulamıştır. Dolayısıyla bütün anlamını, parçaların düzenlenişinde, öte yandan parça da anlamını, bütünün içindeki konumunda bulur. Burada bütünün ve parçanın amacını anlamanın, bütün ve parçayı anlamak için ne kadar önemli olduğunu da ifade etmek gerekir. Bu anlam en temelde düzenleniş ilkesinde kendini gösterir.
Strauss herbir varlığın ortaya çıkışının kendine ait bir nedene dayandığını vurgular. Bütünün amacı, ortaya çıkış nedeni, parçaların düzenlenişini de belirleyen temel ilkedir. Parçanın konumu, onun bütünün amacına ulaşması için yerine getirmesi gereken işlevde belirlenir.
İhtiyaç, parça açısından bütünü amacına götürecek süreçte kendine düşen payın ya da işlevin yerine getirilmesi zorunluluğudur. Bu zorunluluk yerine getirilmezse işlev kaybolur ve sonuçta zamanla parça da bundan etkilenir. Sonuçta işlev kaybeden parça bütün içindeki konumunu da yitirir.
Bütünün düzeni, parçaların bütünün içinde ve onun amacına doğru ortaya çıkan ihtiyaçları görecek işlevleri yerine getirecek şekilde dizilişidir.
Siyasete sadece parça açısından bakılırsa bu Realistlerin işaret ettiği gibi hazların peşinden koşmak olarak anlaşılabilir, ki bu hazlar ihtiyaç kanallarında anlam bulurlar. Siyasete bütün açısından bakarsak bir amaca doğru parçaların düzenlenmesini sağlamak ya da bir düzen kurabilmek ya da bütün olabilmektir.
Bir bütünü inceliyoruz. Toplum, devletler sistemi, ya da başka bir bütün ya da bütün olarak kabul ettiğimiz, edeceğimiz bir başka şey. İlk olarak eğilimimiz incelenen bütünü ayrılabilir parçalar halinde görmektir. Bu durumda hemen bütünü parçalarına ayırmaya çalışırız. En azından teorik olarak. Algılamamızı kolaylaştırmak için. Sonra parçaların özelliklerini anlamaya çalışırız. Sonra da parçaların birbiriyle etkileşimini anlamaya çalışırız. Bu yaklaşımımız parçaların bütünü oluşturduğundan kaynaklanan bir kabule dayanır. Ya da parçalar toplamı (parçalar + parçalar arası ilişkiler ya da parçaların etkileşimi) = bütün
Bütünü anlamak için, parçalar toplamına bakmak yetersiz olabilir mi? Bütün parçalar toplamından ibaret olmayabilir mi? Bütünü var eden başka bir şey daha var mıdır? Parçaların özellikleri ve etkileşimi dışında bir şey daha bütünü etkiler mi ya da belirler mi?
Parçaların düzenlenişi ya da ilişkilenişi bütünün bir başka unsurudur. Parçaların düzenlenişi, düzenleyicinin bütünü var ederken parçaları düzenleyiş şeklidir. Bu düzenleyiş ya da düzenleniş parçaların etkileşiminden bağımsızdır ve üstelik parçalar arası etkileşimi belirler. Hatta zamanla parçaların özelliklerini de etkiler ve değiştirir. Düzenleniş bütünün ana unsurudur. Buna yapı da diyebiliriz.
Yapı, düzenleyicinin bütünü var ederken parçaları düzenleyiş esasıdır. Bir başka açıdan ise parçaların düzenlenişinin esası, ilkesidir. Yapı mutlaka bir düzenleyicinin iradesine dayanmak zorunda da değildir. Yapı parçaların etkileşimi içinde oluşup parçalardan bağımsızlaşabilir. Parçaların özelliklerini ve etkileşimini bu özellikler ve etkileşimden etkilenmeden belirlemeye veya etkilemeye başlayabilir. Bir başka deyişle bir düzen düzenleyicisiz de var olabilir.
Eğer parçaların düzenlenişi, bütünün çıktılarını belirliyorsa, araştırmacı parçaların özelliklerini ve birbiriyle etkileşimini inceleyerek çıktıları neyin belirlediğini anlayamaz, ya da doğru anlayamaz. Parçaların tamamen dışında bir şey parçaların işleyişini sınırlandırır. Buna yapı diyebiliriz.
Yapı parçaların hareketini sınırlandıran bir etki ya da baskı yapar, bu dışsal baskıya parçaların nasıl tepki göstereceği ise parçaların özellikleri ve diğer parçalarla etkileşimi özelinde belirlenir.
Yapı ile parçaların temasında, parçaların ne ölçüde yapının dayattığı davranışın dışına çıkabileceği önemli bir konudur. Parçaların tümü yapıdan aynı oranda etkilenmez.